EVLENMEK BİR İBADETTİR
Dinimizde ibadet ve sadaka kavramı çok geniş kapsamlıdır.
Allah rızası için yapılan her iş, hareket, söz ve niyet, ibadet hükmündedir. Sadaka da ibadetin bir şubesidir ve daha çok malla ilgilidir. Her türlü maddi yardım ve paylaşım sadaka olduğu gibi, güler yüz ve tatlı bir söz bile bir sadakadır. Dilenciye verilen bir hurma tanesi, insanlara zarar veren bir taş parçasının yoldan çekilmesi, harama düşmemek için erkeğin hanımıyla yatması, yine erkeğin ailesi ve çocukları için çalışıp harcadığı her şey Peygamberimizin hadislerine göre bir ibadet ve sadakadır.
Bir hareketin, bir davranışın, bir fiilin, bir yardımın, bir sözün ve bir niyetin ibadet ve sadaka olabilmesi için, Allah rızasını gözetmek ve o niyeti taşımak gerekir. Çünkü “Ameller niyetlere göredir” buyrulur. Yine Hazreti Peygamber buyurur: “Mü’minin niyeti amelinden hayırlıdır.” Niyetsiz bir oruç perhizden öteye geçemez. Niyetsiz bir namaz, jimnastik hareketten ibarettir. Gusül abdesti, Allah’ın emri olduğundan dolayı cünüplükten kurtulmak ve ibadet yapabilmek için alınırsa, farz olan bir ibadettir; aksi halde bu niyetleri taşımayan bir yıkanma, temizlik amacıyla yapılan bir banyo demektir. Allah rızası için olmayan bir maddi yardım, sadece malını eksiltmektir. Yine çıkar amaçlı bir yardım, sadece amacına ulaştırır, ama asla sevap kazandıran bir sadaka olmaz. Demek ki, Allah rızasını gözeten bir niyetle yapılırsa; bütün iş, söz ve hareketlerimiz, ibadete dönüşür, sevap kazandırır. Nitekim harama gitmemek ve hanımların haklarını gözetmek niyetiyle, erkeğin helaliyle yani kendi hanımıyla yaptığı cinsî münasebet bile, bir sadaka ve ibadet hükmündedir.
Sahabeden Ebu Zer(ra.), rivayet ediyor: Allah’ın Rasülü şöyle buyurdu: “(Sübhanallah şeklindeki) her bir tesbihte, (Elhamdülillah şeklindeki) her bir tahmidde, (Allahü ekber şeklindeki) her bir tekbirde, (Lâ ilâhe illallah şeklindeki) her bir tehlilde, her iyiliği emredip kötülüğü yasaklamada sadaka sevabı vardır. Hattâ sizden birinizin eşiyle cinsi münasebette bulunmasında bile sadaka sevabı vardır.” Ashâb-ı Kiram, (merak ederek) sordular:
-Yâ Rasülallah! Bizden biri cinsel arzularını tatmin eder de, bu sebeple ona nasıl sevap verilir? Efendimiz şu cevabı verdi:
-Sizden biri zina yapacak olsaydı, yaptığı zinadan ötürü günaha girmeyecek miydi? Buna ne dersiniz? Bunun gibi, nikâhlı eşiyle cinsel ilişkide bulunduğu zaman da kendisine sevap verilir.”(Müslim, Zekat,52)
O halde bütün bir hayatımızı ibadete dönüştürebiliriz. Nefsimizi haramdan korumak ve hayırlı nesiller yetiştirmek amacıyla yaptığımız veya yapacağımız bir evlilik, ibadetin ta kendisidir. Bu sebeple fıkıh kitaplarımızda mazereti olmayan bir Müslüman için evlenmek sünnet olarak bildirilmiştir. Mazeretsiz evlenmemek sünnete aykırıdır, mekruhtur, bazı alimlere göre büyük günahtır. Efendimiz buyurur: “Nikâh benim sünnetimdir. Kim onu terk ederse o benden değildir. O halde evlenin!”(İbn-i Mace, Nikah,1)
Başka bir hadis-i şerifde buyrulur: “Ey gençler! Sizden evliliğe gücü yeten evlensin. Çünkü evlilik gözü harama bakmaktan korur, tenasül uzvunu zinadan alıkoyar. Evlenmeye gücü yetmeyen kimseye oruç tutmasını tavsiye ederim. Çünkü orucun şehveti kıran bir özelliği vardır.” (Buhari,c.2,s.117)
İslam’ın evlilik kurumuna bakışını şu şekilde özetleyebiliriz:
1-Kur’an insanları evliliğe teşvik eder ve evliliğin çeşitli fayda ve hikmetelerine işaret eder.(Nisa,3,24-Nahl,72-Rum,21)
2-Evilik müessesesini yıkan zina ve iffetli kadınlara iftira gibi suçlara en ağır cezaları verir. Nikahsız birliktelikleri yasaklar, evlenilmesi haram olanları (muharrematı) ayrıntısıyla anlatır.
3-Evliliği kocanın karısına verdiği sağlam bir teminat olarak görür, erkeği aile reisi kabul eder, evliliğin korunmasında ve geçiminde erkeğe sorumluluk yükler.(Nisa,21,24)
4-Kadının kocası, kocanın karısı üzerinde hakları olduğunu ifade eder, bu hakları “maruf” olarak zikreder.(Bakara,228,235-Nsa,4,20,21-Talak,7)
5-Taraflar arasında geçimsizlik olduğunda sabır ve hoşgörüyü öğütler, topluma da hakemler vasıtasıyla eşlerin arasını bulma görevi yükler.(Nisa,19,54,55)
6-Geçinme imkanı kalmamışsa güzellikle ayrılmayı, karşılıklı haklara saygı göstermeyi ve aile sırlarının yayılmamasını ister.(Talak,1-2,6-7)
Evliliğe aracı ve önder olmak da bir ibadettir:
Evlilikte şefaatçi, aracı, yardımcı ve önder olmak ta bir ibadettir, sadakadır ve fazileti yüksek bir ameldir.
Çünkü Allah’ın Rasülü, evleneceklere yardımcı olmamızı isteyerek şöyle buyurdu:
“Size dini inançları ve ahlâkî yaşayışı bakımından olumlu bulduğumuz bir kişi gelir de, (kızınız veya kardeşinizle evlenmek isterse) onu evlendirin” O kişi fakir olsa da mı? Diye sorulunca, “O kişi fakir olsa bile” buyurdu ve bu sözü üç defa tekrarladı.
Ayet-i kerimede de şöyle buyrulur: “Sizden bekâr olanları, köle ve cariyelerinizden durumu uygun olanları evlendirin. Eğer bunlar yoksul iseler, Allah onları lütfu ile zengin kılar,…”(Nur ,32)
Bu ayet-i kerime, gençleri evlendirme noktasında velilere ve topluma görev yüklüyor. Bunu emir sigasıyla söyleyerek evlendirmenin faziletli bir ibadet olduğunu vurguluyor.
Efendimiz, kendisi bizzat evlilikler kurmuş, bir çok sahabenin evlenmesine sebep olmuş, evlendirmek için aracı olmanın ve şefaat etmenin ecir ve mükafatı hususunda şöyle buyurmuştur. “En faziletli şefaat, iki kişi arasında, evlilik ( nikâh) konusunda aracı ve yardımcı olmaktır.”
Resulullah Efendimiz, Cüleybib isimli bir sahabeyi evlendirmek istiyordu. Cüleybib, kısa boylu ve zahiren görünüşü sevimsiz ve çirkince idi. Resûlullah (as.), Cüleybib için ensardan bir kızın babasına dünürlüğe gitti. Kızın babası, “Annesine bir danışayım, ona göre karar verelim” dedi. Peygamberimiz, “Güzel olur” buyurdu. Adam durumu hanımına anlatınca kadın karşı çıktı:
“Hayır, vallahi olmaz! Allah Resulü kızımız için bula bula Cüleybib’i mi buldu! Biz onu nice gelenlere vermedik.” dedi.
Bu sözleri perdenin gerisinden dinleyen kız, yanlarına çıktı ve şu ayetleri okuyarak cevap verdi: “Allah ve Resulü bir işe hüküm verdiği zaman, mü’min erkeklerin veya kadınların aksine bir tercih yapma hakkı yoktur. Kim Allah ve Resulü’ne karşı gelirse apaçık bir sapıklığa düşmüş olur.” Kız bu ayeti okuduktan sonra şöyle dedi:
“Ben Allah Resulü’nün benim için razı olduğu şeye razıyım ve emrine teslim oldum. Siz Allah Resulü’nün emrini geri mi çevirmek istiyorsunuz? Eğer O size damat olarak bu adama razı olduysa beni onunla evlendirin!” Evet kızın bu sözleri anne-babanın aklını başına getirdi ve “Kızımız doğru söylüyor” dediler. Daha sonra Hz. Peygamber’e giderek, “Eğer siz kızımızın onunla evlenmesine razı iseniz biz de razıyız” dediler. Efendimiz, “Ben de razıyım” buyurarak kızı Cüleybib ile evlendirdiler.
Resûlullah Efendimiz (as.), daha sonra kızı yanına çağırdı, onu takdir etti, kendisine rızkının bol, geçiminin kolay olması için dualar etti. Sahabeden gelen haberlere göre, bundan sonra ensar içinde bu kadından daha fazla mal ve hayır sahibi kimse olmadı. Hz. Enes, “Ben Cüleybib’in hanımından çok hayır yapan ve malından infak eden bir kadın görmedim” dedi.
Cüleybib (r.a.) ise, Peygamber Efendimizle katıldığı bir savaşta şehid düştü. Şehid olmadan önce müşriklerden yedi kişiyi öldürmüştü. Peygamberimiz (sav.) onun hakkında şöyle buyurdu: “ O bendendir, ben de ondanım.”
Bu konuda Müslümanlar nemelazımcı olmamalı. “İyi ise kendisinden, kötü çıkarsa aracıdan bilir” mantığıyla çekimser ve bencil olmamalı. Nice Müslüman kızlar ve erkekler var, yaşları otuzlara ulaştığı halde, bu tür aracılar olmadığından, veya fitneci ve fesat komşular yüzünden evlenememektedirler. Burada komşulara, akrabalara görevler düşmektedir. Nişan, düğün, dernek, cenaze hep konu komşu sayesinde olur.
Küçük menfaatlerimiz, küslüklerimiz, kin ve haset duygularımız sebebiyle komşu çocuklarımızın ve yakınlarımızın evlenmesine engel olmamalıyız. Bundan Allah razı olmadığı gibi, Efendimizin de şefaatinden mahrum kalırız. Bir gün bizler de komşularımızın şefaatine, yardımına ihtiyaç duyabiliriz. Atalarımız, “Gülme komşuna gelir başına” demişlerdir.
Gelin etrafımıza şöyle bakalım: Evlenemeyen gençler mi var? Bunun sebebi maddiyatsızlık mı? Onlar para ve eşya yardımı yapalım, bu amaçla kurulmuş derneklere destek olalım. Gençlerin dengi ve isteyeni mi yok, aradığını mı bulamamış, bilinmiyor mu, tanınmıyor mu? Bunları araştıralım, aracılık edelim, elimizden geleni yapalım. Hayrın ve sevabın nerede olduğunu bilemeyiz. Bir delikanlının zina gibi bir günah işlemesini önlersek, onun da sıcak bir yuva kurmasına yardımcı olursak ne mutlu bize. Büyükler, “Evlenenle ev yapana Allah yardım eder” derler. Biz onlara yardım edersek, Allah da bize yardım eder.
0 Yorum